CIO’ların yeni batonu: Tasarım odaklı düşünme

“Dijital yıkım” teriminin akademik çalışmalardan iş dergilerine, günlük konuşmalara kadar daha fazla yer alması karşısında CEO’ların neredeyse her yerde yıkım getiren yenilik yapabilme kapasitesine sahip adaylarını araması ve iş modellerini dijitalleştirmeye çalışması hiçte şaşırtıcı değil. Ancak, sorun birçok CEO’nun bu konuya sadece iş modelleri açısından bakmasıdır. Diğer herkesin de uyguladığı bu tür bir yaklaşımın kısıtlamalarından kurtulmanın yolu CIO’ların ustalıkla kullandığı tasarım odaklı düşünme tekniklerinden geçiyor.

Geçtiğimiz günlerde Forbes’ta denk geldiğim UL firması bu konuya en iyi örneklerden biridir. Tüketici ürünleri test şirketinden uluslararası bir iş otoritesine dönüşen ve hava kalite sistemlerinden mobil işlem güvenliğine kadar birçok farklı sektörde faaliyet gösteren UL, belirli bir süreçte artımlı küçük iyileştirmeler yerine müşterilerine daha en baştan uyumlu ürünler tasarlama ve üretme konusunda adımlar atarak müşterileriyle ilişkilerini yeni bir bakış açısıyla ele almaktadır.

UL’nin BT bölümü test mühendislerine ihtiyaç duyacakları uygulamaları kendi başlarına geliştirmelerine imkan veren kullanımı kolay kodlama araçları sağladı. Bu şekilde BT kurum genelinde bir yeteneğe dönüştürüldü.

Tasarım odaklı düşünme konuyu problem odaklı değil, çözüm ve eylem odaklı olarak ele alır ve problemleri farklı şekilde tanımlama, farklı çözümleri uyarlama ve test etme, hata yapma, kendi sorunlarına değil müşterinin sorunlarına eğilme gibi yaklaşımlar kullanır. Firmanın CIO’su tasarım odaklı düşünme konusunda şu yorumlarda bulunuyor; “Tasarım odaklı düşünme cevaplar aramak değil doğru soruları sormaktır. Sorduğunuz soruları yeniden sorgulamaktır. Otomobil üretiyorsanız temel varsayımınızı yeniden sorgulayın. Otomobil değil hareket kabiliyeti sunuyorsunuz ve bu tekerlekten rokete kadar her şeyi kapsar. Bu yaklaşım nasıl daha iyi bir araba yapabiliriz sorusundan çok daha geniş bir bakış açısı sağlar. UL özelinde sorduğumuz soru dünyayı nasıl daha güvenli bir yer yaparız sorusudur. Bu şekilde testlerimizi nasıl daha iyi yaparız şeklindeki kısıtlı bakış açısı yerine bir sürü farklı yanıt ve gerçekten mükemmel değer ortaya çıkarabiliyoruz.”

Bu ve benzeri CIO’ları ve projelerini incelediğimizde; çevik geliştirme, bilişime özel disiplinler ve BT sistemleri ile olası yeni işlere arasındaki ilişkileri anlama bağlamında geliştiren CIO’lar geniş bir bakış açısından tasarım odaklı düşünmeyi kurumdaki diğer herkesten daha iyi uyarlayabilir kanısı çok rahatlıkla oluşuyor. Ayrıca, insan kaynaklarından satışa, üretimden finansmana kadar kurumun her bölümünün nasıl çalıştığı konusunda çok az kişi CIO’lar kadar bilgi sahibidir.Yine, gelecekteki işbirliklerinin çoğunun API’ler aracılığıyla gerçekleşmesi bekleniyor; diğer bir deyişle ilk başta birbiriyle iletişim kurması hedeflenmeyen farklı sistemler arasındaki iletişimlerin önemi artacaktır ve bilişim teknolojileri burada anahtar rol oynayacaktır.